15 Temmuz 2010 Perşembe

CENNET

..."Yolları oldukça uzunmuş, yokuş yukarı gidiyorlarmış, güneş yakıcıymış, ter içinde kalmışlar, susamışlar. Bir dönemecin ardında harika bir mermer kapı görmüşler; kapı, ortasında bir çeşme bulunan altın döşeli bir meydana açılıyormuş, çeşmeden berrak bir su akıyormuş.

Yolcu, kapıdaki bekçiye dönmüş.
'İyi günler.'
'İyi günler,' diye yanıt vermiş bekçi.
'Burası harika bir yer, adı ne?'
'Burası cennet.'
'Ne iyi, cennete gelmişiz, çünkü çok susadık.'
'İçeri girip dilediğiniz kadar su içebilirsiniz', demiş bekçi ve eliyle çeşmeyi göstermiş.
'Atımla köpeğim de susadılar.'
'Kusura bakmayın,' demiş bekçi. 'Buraya hayvanlar giremez.'
Yolcu çok üzülmüş, çok susamışmış, ama suyu tek başına içmek istemiyormuş. Bekçiye teşekkür edip yoluna devam etmiş. Epeyce bir süre yamaç yukarı gittikten sonra eski görünümlü küçük bir kapıya varmışlar, kapı iki yanı ağaçlıklı toprak bir yola açılıyormuş. Ağaçlardan birinin altında, şapkasını alnına indirmiş, uyur gibi yatan bir adam varmış.
'İyi günler,' demiş yolcu.
Adam başını sallamış.
'Atım, köpeğim ve ben çok susadık.'
'Şurada taşların arasında bir pınar var,' diyen adam eliyle orayı işaret etmiş. 'İstediğiniz kadar su içebilirsiniz.'
Yolcu, atı ve köpeği pınara gidip susuzluklarını gidermişler.
Yolcu bekçiye teşekkür etmiş.
'İstediğiniz zaman yine gelebilirsiniz,' demiş bekçi.
'Buranın adı ne?'
'Cennet.'
'Cennet mi? Ama mermer kapıdaki bekçi bana orasının cennet olduğunu söyledi.'
'Orası cennet değil cehennemdi.'
Yolcunun aklı karışmış 'Sizin adınızı kullanmalarına niye izin veriyorsunuz? Yanlış bilgi vermeleri büyük karışıklığa neden olur!'
'Hiç de değil. Aslında onlar bize büyük bir iyilikte bulunuyorlar. En iyi dostlarına sırt çevirenlerin hepsi orada kalıyor çünkü."

Paulo Coelho
"Şeytan ve Kadın" isimli kitaptan bir alıntı

Çok doğru öyle değil mi? Ne dersiniz.Çok etkilendim ve sizlerle paylaşmak istedim.

2 Temmuz 2010 Cuma

SEVMEYİ UNUTANLAR İÇİN

sevmeyi unutmuşsunuz kardeşler
yalan her şey gibi
aşklarınız da.
yaşamı ölüm
diye anlatıyorlar size
yalanı gerçek diye.
ne leylakların
tomurundan
haberiniz var
ne önünüzden
kara bir tabut
gibi geçen geceden.
sevmeyi unutmuşsunuz kardeşler
yalan aşklarınızda.
                            Behçet Aysan

1949 yılında Ankara'da doğdu. Selimiye Askeri Ortaokulu ve Kuleli Askeri Lisesi'nde okudu. 1968'de Ankara Tıp Fakültesi'ne askeri öğrenci olarak girdi.
         12 Mart döneminden sonra politik nedenlerle ara vermek zorunda kaldığı tıp öğrenimi sırasında çeşitli işlerde çalıştı. Mezun olduktan sonra İzmit'e atandı. Ankara'da psikiyatri ihtisası yaptı. SSK Yenişehir Dispanseri'nde doktor olarak çalışmaktaydı.
        2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta Madımak Oteli'nde yakılarak öldürülen 35 kişiyle birlikte can verdi. Ölümünden sonra Türk Tabipleri Birliği tarafından adına şiir ödülü verilmeye başlandı.
Sevgi ışığımız eksilmesin...

1 Temmuz 2010 Perşembe

BİR KAÇ MODEL DAHA

Bir tarafı tafta kumaş'tan ,diğer tarafı zincir.
















Bu modelde ipek fular kullandım.





























Şifon ve sarı metaller.















Zincir ve doğal taşlardan oluşuyor.